Sağlık ve wellness dünyasından sosyal medyaya, Matcha’nın bir nevi yeni bir “trend” haline geldiğini fark etmiş olmalısınız. Yüksek antioksidan deposu olan Matcha, sayısız faydası ve içerisindeki kafein sayesinde kahveye güçlü bir rakip oldu. Live to Bloom editörlerinden Aleyna Tepe, günlük rutininde bir değişiklik yaparak kahve yerine Matcha tüketmeye karar veriyor. Kökenleri 1190 yılına kadar uzanan bu Japon geleneğini bugün neden ve nasıl kahve yerine tercih ettiğini ise ilham olması için sizlerle paylaşıyor.
Neden kahve değil de Matcha?
Aslında tam bir kahve tutkunu olduğum söylenebilir. Ancak son zamanlarda yaşadığım uyku problemleri, yüksek kaygı ve nabızda artış gibi semptomlar rutinlerimde bir değişikliğe gitmek istememe sebep oldu diyebiliriz. Bu noktada tercih edebileceğim en iyi alternatifin ise Matcha olduğuna karar verdim. Matcha, yeşil çay yapraklarının henüz tam olgunlaşmadan toz haline getirilmesiyle yapılan bir çeşit çay. Tıpkı
bildiğimiz klasik yeşil çaylar gibi Camelia Sinensis bitkisinden üretilse de Matcha’yı diğer yeşil çaylardan farklı kılan şey, solma ve oksidasyon sürecinden geçmiyor olması. Matcha üretimi için kullanılacak yeşil çay yaprakları hasattan üç hafta önce gölge bir alanda tutuluyor ve olgunlaşma sürecini gölgede tamamlıyor. Bu sayede, yapraklardaki klorofil miktarı korunmuş ve besin zenginliği artırılmış oluyor.Tıpkı kahve gibi kafein içeren bir içecek olması, kahve yerine Matcha’yı tercih etme sebeplerimden bir tanesi diyebiliriz. Kafein beyindeki ve sinir sistemindeki aktiviteyi artıran bir çeşit uyarıcıdır. Zihnin uyanık kalmasını kolaylaştırır. Çoğu zaman evden çalışan biri olarak gün içerisinde optimum miktarda kafein tüketmek odağımı artırmama yardımcı oluyor. İdeal oranda tüketildiğinde olumlu etkisi olsa da fazla kafein tüketmek kortizol ve adrenalin gibi kimyasalların dolaşımını da artırdığından bizim için zararlı bir hal alıyor. Matcha, kahveye oranla hem daha az kafein içeriyor hem de kafein sonrası çöküşe sebep olmadan zihin uyanıklığının daha uzun sürmesini sağlıyor. Şöyle ki bir fincan Matcha ortalama 70 miligram kafein içerirken bir fincan kahve ortalama 100 ile 150 miligram kafein içeriyor fakat Matcha ile alınan kafeinin etkisi hem daha uzun sürüyor hem de daha az zarar veriyor. Bunun sebebi ise Matcha tozunun, sürdürülebilir ve düzenli enerji sağlayan L-theanine içeriyor olması. L-theanine kafeinin daha yavaş bir şekilde etkisini göstermesini sağladığından hızlı bir etki ile vücudu yormadan ve ardından çöküşe sebep olmadan sürdürülebilir bir enerji artışı sağlıyor.
Matcha’nın faydaları neler?
Matcha’ya olan ilgimin ve merakımın artmasının elbette tek sebebi kafein konusu değil. Matcha’nın o kadar çok faydası var ki biraz araştırdığınızda günlük rutininize Matcha eklemeye kolayca ikna oluyorsunuz.
Bağışıklığı güçlendirir.
Matcha tozu A, B1, B2, B3, C, F ve P vitaminleri bakımından zengindir. Tüm bu içerikler, yüksek amino asit, potasyum, demir, kalsiyum ve lif seviyelerine ek olarak Matcha’yı bağışıklığı güçlendiren bir içecek haline getirir. İçerisinde bulunan EGCG isimli kateşin, vücuttaki hücrelere bağlanarak vücudu çeşitli bakteriyel ve viral enfeksiyonlara karşı korur.
Yüksek antioksidan deposudur.
Matcha, tüm süper besinler arasında en yüksek antioksidan miktarına sahip olandır. Besinlerdeki antioksidan seviyelerini ölçen ORAC (Oxygen Radical Absorbance Capacity) testine göre, gram başına 1384 birim antioksidan içerir. Bu miktar, nardaki antioksidan miktarının 13 katı, yaban mersinindekinin 15 katı ve ıspanakta bulunanın 125 katıdır.
Metabolizmayı hızlandırır ve kilo kontrolünü sağlar.
Matcha’nın içindeki kateşin adı verilen bileşenler, metabolizmayı hızlandırmaya yardımcı olur. Bu kateşinler yağı bir enerji kaynağı olarak kullanır. Bu da vücudun daha fazla kalori yakmasına yardımcı olur. Bu sayede kilo vermek için gerekli olan kalori açığını daha kolay sağlayabilirsiniz.
Cilt sağlığını korur.
Matcha içerisinde bulunan B2 vitamini ve EGCG ismi verilen bitkisel içerik, cilt tonunu dengelemeye, cilt esnekliğini artırmaya ve daha canlı bir cilt için nem oranını korumaya yardımcı olur. Yeşil çay yapraklarında bulunan kateşinler, ciltteki serbest radikalleri yakalar ve etkisiz hale getirir. Bu da yaşlanma belirtilerini yavaşlatır. Ek olarak Matcha, antienflamatuar etki göstererek ciltteki aknelerin iyileşme sürecini destekler ve yeni akne oluşumunu engeller.
Ruhsal iyi oluş halini destekler.
Çeşitli araştırmalar, EGCG’nin cilt sağlığına etkisine ek olarak, EGCG’nin (epigallokateşin gallat) ruh hali bozukluklarını hafifletebileceğini ve iyi oluş halini yükseltebileceğini gösteriyor. Ek olarak Matcha’da bulunan L-theanine, fiziksel ve zihinsel stresi azaltırken sakinlik hissini artırır. Bu sayede kafeinin olası negatif etkileri minimize edilerek ruhsal dinginlik sağlanır.
Matcha çayı nasıl hazırlanır?
Matcha’yı günlük rutinimin bir parçası haline getirmek istememin bir diğer sebebi ise kendine özgü, hatta meditatif diyebileceğimiz hazırlama ritüeli. Toz haline getirilene kadar, gölgede özenle yetiştirilmiş her bir yeşil çay yaprağının tek tek dikkatlice seçilip damarlarından ve saplarından ayrıştırılmasıyla başlayan bu özenli sürece evinizde de devam etmek istiyorsunuz. Matcha hazırlamak, çay poşetinin üstüne kaynar su dökmek gibi basit değildir. Matcha hazırlamanın bir ritüeli ve bu ritüelin de derin bir anlamı vardır. Kökenleri Zen Budizmine dayanan Matcha’nın hazırlama seremonisine Japonca’da “chanoyu” denir. 12. yüzyılda Çin’den Japonya’ya getirilmiş bu seremoni, keşişlerin meditasyonlarını derinleştirmek için uyguladıkları bir ritüel, savaşçılar arasında ise statü sembolü haline gelmiştir. Daha sonra ise ülke genelinde ruhani ve dönüştürücü olarak kabul edilerek Japonya’nın uyum, saygı, saflık ve huzur gibi felsefelerinden bazılarını temsil eden bir ritüele dönüştü.
Matcha seremonisi yıllar içinde değişerek daha basit bir hale gelmiş olsa da temel doğasını kaybetmedi. Hala emek gerektiren bir hazırlama süreci var. Onlarca faydasını, derin anlamını ve zahmetli üretim sürecini düşününce Matcha’ya hak ettiği değeri vermek için hazırlama aşamasını bir ritüele dönüştürmek gerektiğini düşünüyorum.
En basit formunda bir Matcha çayı hazırlamak üç aşamadan oluşuyor:
- 1-2 gram Matcha tozunu karıştırma kabına alın.
- Yaklaşık 60 ml, 80-85 derecedeki suyu karıştırma kabına dökün.
- Çapraz hareketlerle Matcha’nızı köpürene kadar çırpın.
İşte klasik bir Matcha çayı hazırlamak bu kadar kolay. Eğer siz de benim gibi Matcha’nızı sütle tüketmeyi tercih ediyorsanız hazırladığınız çaya dilediğiniz sütü ekleyebilirsiniz. Öte yandan, eğer soğuk tercih ediyorsanız yine aynı işlemi tamamlayıp ardından bardağınıza dilediğiniz kadar buz ekleyerek de tüketebilirsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Lütfen beğendiğiniz konulara yorumlar yazarak, diğer kullanıcıların takip etmesinde yarar sağlayınız.
Bu sitede verilmeye calisilan genel bilgiler, size doktorunuza gitmeden once bilgi vermesi yonunde hazirlanmistir. Sizin klinik durumunuza gore en uygun ve detayli bilgiyi almak icin mutlaka doktorunuzla gorusunuz.