Hiç yoksa 18. yüzyıldaki Aydınlanma çağından beri insan varlığına dair en temel sorulardan biri, özgür iradeye sahip olup olmadığımızdır. 20. yy’da kimileri sinirbilimin bu soruya bir yanıt bulduğu kanaatindeydi. Ancak yakın dönemlerde anlaşılmış olduğu üzere, durum hiç de öyle değil. Sinirbilimin verdiği kaçamak cevap yine de ahlaki kurallarımıza, ceza adaleti sistemlerimize, din ve hatta hayatın anlamına kadar pek çok şeye temel teşkil etmekte.
Zira, hayattaki her olay, mekanik yasaların öngörülebilir sonuçlarından ibaretse, bütün bunların amacı sorgulanabilir.
Ancak kendimize özgür iradeye sahip olup